Gassal’dan birkaç bölüm izleyince yıllar öncesinde yaşadıklarım bir bir gözümün önünden bir film şeridi gibi geçti. Benzer olayları bende tecrübe etmiştim. Bu konuları anlatan yarım yamalak bir roman çalışmamda vardı aslında ama hayatın yoğunluğunda öylece yarım kaldı. Ben de bu yazımda sizlere orijinal yaşanmış bir olay anlatayım istedim.
İmam Hatip Lisesini yeni bitirmiş henüz on sekiz yaşlarında bir gençtim. Liseyi parasız yatılı okuduğumdan devlet hemen bir ön sınavla başarılı olanları memur imam hatip olarak sıfatlandırıyor ve taşranın ücra noktalarında tecrübe edinmemiz için tıfıl gençler olmamıza rağmen bizleri Anadolu’nun dört bir yanına din hizmeti için görevlendiriyordu.
Haziran ayında mezun olmuş akabinde hemen Ankara da cebren sınava çağırılmış, sınavdan iki ya da üç hafta sonra sonuçlar belli olmuş, birkaç il tercihimize göre hemen tayinlerimiz il emrine gelmişti. Ne çocukluk ne de gençlik yaşayamamıştık. Yatılı ortamda okuyanlar ne demek istediğimi anlarlar.12 Eylül askeri darbesi olalı henüz bir yıl olmuştu. Askeri darbe sebebiyle herkesin sessiz ve tedirgin olduğu zamanlardı.
Sene 1981’in 13 Temmuzu. Hiç unutamam. Mezun olunca biraz nefes alacağız tatil yapacağız derken tayinlerimiz gelmişti. Tatil de neyse, o zamanlar tatil diye bir şey mi vardı ki? Kırsalda vatandaş zaten zor geçiniyordu, tatil yapacak parasal imkanlarda yoktu büyük çoğunluk için.
Mezuniyetten sonra yaz tatilinde babamın marangoz hanesinde çalışacaktık. Evimizde yatıp kalkacak, annemin yarım yağlı yemeklerini yiyecek mütevazi kahvaltılarla bol çay içerek mutlu olacak, aynı zamanda mahallemizde emsallerimizle beraber vakit geçirecektik. Bu bile yatılı ortamından sonra tatil keyfi kadar önemliydi bizim için. Hemen tayin gelsin istemiyorduk.
Çok zaman geçmedi postacı bizim mahallede göründü. Bizim mahalleden komşumuzdu ve babamla da ahbaptı. ‘Ustam sana sarı zarf var hayırdır inşallah’ dedi zarfı verdi’ ve gitti. Eve gelen sarı zarf tayin yerimizi belirtiyor ve hemen il emrine giderek görev yerimizi tebellüğ etmemizi emrediyordu. Parasız yatılı okuduğumuzdan bu görev mecburi idi.
Köye Gidiyoruz
Pazartesi sabah şehre giden otobüse bindik şehre doğru nerdeyse hiç konuşmadan yolu tamamladık. Babam zaten konuşması az, sükutu çok bir kişi idi. Otobüsten indik on, on beş dakika yaya yürüyüp müftülüğe vardık. Müftülüğün sekreteryasındakiler oflayan puflayan işini sanki kerhen yapan tipte memurlar. Soğuk yüzler gibi geldi bana…
Genç bir imam hatip adayısın il müftülüğüne gelmişsin bin bir merakla manen seni cezbedecek ortam hayalin var, teşvik ve takdir beklerken alaycı ve küçümseyen tavır sergileyen kaba tiplerle karşılaşınca duvara toslamış gibi oluyorsun bu durum bende müthiş bir korku ve endişe oluşturmuştu.
İsmimizi söyleyip zarfı uzattık. Görevli kabaca zarfı açtı ve Şef’e bir göstereyim oturun bekleyin dedi. Babam rahmetli, resmi dairelerden çok çekinirdi. Eski tek parti dönemlerini, askeri darbe ve muhtıra zamanlarını görmüş, yaşamış insandı. O korkuları resmi kurumlara giderken ki tedirginliklerinde çoğu zaman hissederdik. Polisten ve jandarmadan çok çekinirdi.
Biraz sonra görevli geldi ve gideceğimiz köyün adını söyledi. Nasıl gidiliyor diye sordu babam. Görevli, yerin uzaklığını ima ederek ‘oo amca senin çocuk çok yol gidecek merkeze bağlı bir köy ama en son köy orası sonrası yok, uçsuz bucaksız on iki sap gürgen ve meşelerin olduğu, ayıların davul çaldığı bir yer’ dedi alaylı bir eda ile. Babamın bir anda yüzünün düştüğünü fark etmiştim. Ben de nasıl bir yer, ne kadar uzakta? bile diyemedim.
Görevli şehirde bulunmanın konforu ve daha yeni imam olmuş bir gençle alay etmenin keyfini sürüyordu. Devamında, bak amca oraya haftada bir köy Magırusları (eski otobüsler) gelir ve köye ancak iki saatte gider o da bu gün yok iki gün sonra şehre gelirler. Esas görev yerine ise otobüsten indikten sonra bir saat yayan yürüyerek ancak ulaşır deyince ben gayri ihtiyari ‘merkezde müsait boş cami yok mu abi’ deyiverdim. Görevli oldukça kaba bir şekilde ‘’ Olur genç hocam; ne demek lojmanda verelim sana, çayında hazır gelsin ister misin? Deyince çok utanmış, korkmuş, kabalıktan irkilmiş ve endişe etmiştim.
Eyvah nereye gidiyordum bilmiyordum ne yapacaktım? Hayatın gamı kederi kasveti omuzlarıma çöküvermişti birden. Sıradan bir memurdaki şu kabalığın seviyesini tahmin edin bakalım. Hem de din adına hizmet eden bir kurumda görev yapan memur böyleyse diğer yerlerdekilerin ceberrutluğunu hayal bile edemezsiniz o zamanların Türkiye’sinde!
İmam hatip lisesinde bize imamlığın çok kıymetli görev olduğunu söyleyip teşvik eden Mehmet hocamın din adına samimiyeti ile müftülükteki memurun alaycı yaklaşımı zihnimde depremler oluşturuyordu.
Yol Harcırahlarımıza Çökmüşler
Görev tebellüğ evraklarını imzaladık ve müftülükten ayrıldık. Ha bu arada unutmadan yazalım. Yeni acemi görevlilerin ilk tayin harcırahlarına dair bilgimiz olmadığından beyler ona çoktan çökmüşler. Aylar sonra öğrendik bunu. Bilenlerin yol harcırahı aldıklarını bilmeyen ve sormayan yeni görevlilerin yolluklarını memurların indiregandi yaptıklarını öğrenmiştik ama geçmişe mazi denir ya o hesaptan bizim yolluklar uçmuştu. Harcırahı vermeleri zorunlu olduğu halde bilmeyen acemilerin yollukları oradakiler tarafından cebellezi yapılıyormuş. Hem de müftülükteki alt muhasebe personelleri tarafından. Duyun da inanmayın…
Babam zaten resmi dairelerden çekinen yapısıyla köye nasıl gidileceği konusunda memura ciddi bir eda ile ‘tamam ben sorar öğrenirim dedi’ ve oradan ayrıldık.
Göreve gitmezseniz tazminat ödeniyordu. Bunu ödeyecek durumu vardı babamın ama o, ağabeyimle benim din hizmeti yapmamızı istiyordu. Babam alimleri, hocaları çok sever ve saygı duyardı.
Ramazan ayı başlamıştı bir taraftan. Hiçte köye gitmek istemiyordum, ramazan ayında dağ başında ne yapacaktım. İftar ve sahurda yapayalnız. Hadi iftarda birileri eve davet eder, ya sahurda ben ne yaparım diye düşündüm. Nasıl bir yerdi, insanları nasıldı heyecan korku hepsi bir arada beynim zonkluyordu.
Görev Yerine Yolculuk
Perşembe günü gelmişti. Babamla beraber tayinimiz olan köye gitmek için yola çıktık. Başlangıçta 50 km. sonrasında 25 km. Sonrasında traktörle bir saat yol almıştık. Hakikaten dağın başı idi. Dağınık evler, kırsal tarlalar biçim zamanı gelmiş ekinler ve ilerisinde ulu ormanlar… Traktör köye yaklaştıkça camiye benzer yeni bir yapı gördüm. İçimden oh be camisi bari yeniymiş dedim.
Traktörün kasasında bir kenara oturup tangır, tungur yol aldık ve köy meydanında durdu indik. Meydanda bulunan birkaç köylü bizi yabancı görünce hoş geldiniz dediler. Oradakilere muhtarın evini sordu babam. Bize bir kişi refakat etti ve muhtarın evine götürdü. Muhtar ‘buyurun hoş geldiniz’ dedi. Babam ‘size bir hoca getirdim Muhtarım’ deyince muhtar; ağır vakur bir eda ile: ’Haberim var müftülükten aradılar haber verdiler, hoş geldin hoca’ dedi. Bende elimi uzatıp, ‘Hoş bulduk’ dedim. Sakal, bıyık bir şey yok genç bir delikanlı.. Hocalık ağırlığı ve kisvesi üzerimizde pek görünmüyor.
Bizi misafir haneye aldı. İstirahat edin buyurun dedi. Akşama daha iki saate yakın vakit vardı. Babamla beraber ikindi namazlarımızı eda ettik. Muhtarla biraz sohbet oldu. Muhtar gidince babam derin bir iç geçirdi, ortamın endişesi yüzüne vurmuştu, hiçbir şey demeden mütevazi sedir ve kilimlerle döşeli klasik yün yastıklarla tefriş edilmiş sedire yaslandı bir süre ve sonra gönül yorgunluğu ve gelecek endişesi ile öylesine uzandı.
Ben çevreye bakıyor köyün durumunu keşfetmeye çalışıyordum. Aklımda bir sürü cevapsız sorular. Horoz sesleri, buzağıların sesleri, çekirge ve kuş sesleri birbirine karışıyor otantik bir Anadolu köyünde on sekizinde genç bir imam adayı masmavi gökyüzüne bakarak okulda öğrendiği İslam’ı anlatmak için hayal kuruyordu.
Akşam oldu muhtarın odasında iftar ettik. Teravihe yarım saat kala camiye geçtik. Köyde o tarihlerde elektrik yok, gaz lambaları ile evlerde aydınlanma sağlanırken camide tüplü lüks kullanılıyordu. Camideki ses sistemi akü ile çalışıyordu. Beş on kişi dışarıda ayaküstü sohbet ediyor içerde de beş on kişi loş ışıklarla aydınlanan cami de sessizce oturuyordu.
Bismillah Deyip Başladık
Nasıl olsa hoca bendim, görev bende, iş başa düşmüştü, öyleyse vazife başına dedim ve camide müezzinlik yapan genç bir molla cübbe ve sarığın yerini bana gösterdi. Cübbe idare ederdi ama sarık başa konacak gibi değildi. Neyse sarık yerine takkemi kullanarak cübbeyi giydim, mihraba geçtim, rahleyi önüme aldım başlangıçta biraz heyecanlansam da sonrası açıldım ve oruçla ilgili ezana kadar sohbet ettim. İyi de kalabalık cemaati vardı. Teravih namazını kıldırdım. Namaz bitti dua edildi ama kimse dışarı çıkmadı.
Muhtar ayağa kalktı cemaate; ‘Yeni hocamız geldi’ diye beni tanıttı. Namazdan sonra herkes hoş geldin sırasına girdi. Samimi Anadolu insanlarıydı. Hepsinde bir samimiyet ve saygı ifadesini görmek mümkündü. Sıcaktan yanmış, yorgunlukları her hallerinden belli olan o gariban yüzlerde yılların yorgunluğu net olarak görülüyordu.
Eve geçtik istirahat ettik, sahura kalktık. Ertesi gün Cuma idi hutbemde hazırdı zaten. Köy ortamına göre kalabalık denecek derecede cemaate kendimce iyi de bir hutbe okumuştum. Hitabette okuldayken de iyi sayılırdım. Lisede Kültür Edebiyat kolunda yıllarca yazı yazmış ve program sunuculukları yapmıştım.
Cumadan sonra muhtar, babam’a, ‘Amca sen şimdi hocayı da alıp memleketinize gidin bizim ramazanlık hocamız var onu şimdi işin yarısında bırakamayız. Hoca bayramdan sonra gelsin gerekeni ben müftü beye söylerim sıkıntı olmaz’’ dedi. İçimden bir ‘ohh’ çekmiştim. Bu ramazan orucunu evde tamamlayacaktım. Bu bile çok iyi gelmişti bana…
Bayram bitti
Ramazan bitti bayram eda edildi. Hazırlığımı yaptım ve köye şimdi tek başıma pek çok hayallerim zihnimde, yatağımı, yorganımı alıp bir kaç ev eşyamla beraber yola koyuldum. Aynı köyden olupta o gün kasabaya gelenlerle beraber köye vardık. Muhtarın; ‘misafir et, hocamızla ilgilen’ dediği hane sahibi beni karşıladı onun evine gittik. Akşam hocanın geldiğini duyan komşularda ona oturmaya geldiler. Yatsıdan sonra gelenlerle tanışıp çay içtik, gaz lambasının otantik loş ışığında gayet samimi sohbetler ettik. Gece umduğumdan daha iyi geçmişti. İlgiyle dinliyorlar samimi olarak soru soruyorlardı.
Ertesi gün beş vakit namaz ve sohbetlerle artık iyice alışmıştım. Taki köye gelişimin daha ilk haftası dolmamıştı ki akşam namazına camiye gitmek için hazırlandığım sırada bir kişi geldi ve: ‘Hocam Hüso emmi hasta yatıyordu çok ağırlaştı, oğlu sizi başında kuran okumak için çağırıyor’ dedi.. Bir anda kalp atışım hızlandı ani bir heyecanla kekeleyerek ta-tamam diyebildim. Çeketimi giydim, başıma takkemi örttüm ve gelen kişiyle beraber hızlı adımlarla yürümeye başladık. Çünkü hocalar takkesiz olmaz, baş açık gezmeleri ayıplanırdı.
Hüso Emmi Gidici
Hastanın evi köyün öbür ucunda olduğundan bir süre yürüdük ve eve vardık. Fakir bir Anadolu evi olduğu her halinden belli.. Girişte tavuklar, ördekler, yaşlanmış bir köpek ve yanında daha genç bir tane daha, kedilerden farklı renklerde birkaç tane.. Gıcırdayan merdivenlerden çıktık hastanın olduğu odaya geldik. Başında oturan birkaç kişi üzgün, herhalde ağladıkları gözlerinden belli oluyordu. Hoca içeri girdi diye herkes ayağa kalktı başköşeden yer açtılar ve beni hastanın başucuna oturttular.
Hastanın ağır olduğu her halinden belli oluyordu. Yaşlı, zayıf, yüzü sararmış, nefes almakta zorlanan haliyle ebedi aleme yolculuğa yakın olduğunu anlamak için 112 de görevli olmak gerekmiyordu. Artık doktorun da hocanın da ilacın da fayda etmeyeceği sona doğru hasta nefes, nefes yol alıyordu. Cep Kur’anım vardı hemen onu çıkarttım ve hastaların başında okunur diye bildiğimiz Yasin Suresini hafif sesli bir şekilde okumaya başladım. Herhalde ezberden doğru bir şekilde heyecandan, korkudan dolayı okuyamazdım çünkü öyle bir ortamda hoca sıfatıyla ilk defa bulunuyordum. Bir taraftan okuyor diğer taraftan da bu hasta ölürse ben görevlerimi nasıl yapacağım, onu nasıl yıkayacak, nasıl kefenleyecek ve defin işlerini nasıl organize edeceğim diye birçok soru zihnimde cirit atıyordu. Bir ara kendime geldim, iyi ki cep kuranımı getirmişim yoksa nasıl okuyacaktım altı sahife Yasin suresini teklemeden dedim kendi kendime… Hastanın yanında bir saat kadar kaldım ama ölüm gerçekleşmedi.. Ziyarete gelenler kendi aralarında Hüso emmi gidici diye konuşuyorlardı. Durum her halinden belliydi ve benim korkularım ise onunkinden aşağı değildi.
Aklım hastada ve sonrası işlerde idi. Gece öylece geçti. Sabah oldu haber gelmedi derken saat on gibi haberci geldi. Hocam seni çağırıyorlar diye tekrar haberci geldi. Onunla beraber hızlı adımlarla köyün diğer tarafındaki eve yürüdük. Eve vardığımızda hasta son nefes halinde idi. Bir Fatiha okudum devamında hafif sesle kelime-i şehadeti söyleyerek ona telkinde bulundum. Okumaya ben devam ederken derin bir nefes veren Hüseyin emmi ruhunu teslim etmişti. İlk defa birinin ölümüne şahitlik ediyordum. Korkmak o an için aklıma bile gelmemişti. Ölüden korkulmasının ne anlamı vardı ki esas dirilerin şerli hareketlerinden korkulurdu.
Evet Hüseyin emmi vefat etmişti. Artık diğer işlemler yapılacaktı. Geleneksel ritüeller, dini formlar hepsi de Anadolu’da önemliydi. Ölenin elbiseleri çıkacak yeri değiştirilecek yıkanması için büyük kazanlarla sular kaynatılacak, kefen, sabun, lif, sünger, koku vb şeyler hazırlanacak, mezar kazma görevlileri ayarlanacak, cenaze yakın köylere habercilerle duyurulacak, cenaze evinde yemekler hazırlanacak gibi bir sürü işte hoca, muhtar, köyde mukim eski mollalar ve köyün ileri gelenleri istişare ederek cenazede köy en iyi şekilde vefat edene ve ailesine karşı komşuluk hizmetini yapacaktı.
Hastanın vefat ettiği odada yanımda Hüseyin emminin iki oğlu da bulunuyordu. İçimde bir ürperti, korku, heyecan hepsi arada akıp gidiyordu. Cenazenin üzerini çarşafla örttük. Biraz bekleyip odadan çıktık ve ailenin diğer fertlerine Hüseyin emminin vefat ettiğini söyleyip taziyede bulunduk. Ölüm hepimizin başına gelecek Allah mevtaya rahmet etsin deyince eşi, kızları feryadü figan ile ağlamaya başladılar. Tabii kolay değildi, ölüm büyük bir olaydı. Biz diğer odada aile yakınlarıyla oturup istişare ettik ne yapacağız nasıl yapacağız. Komşularda geldi bu arada nerdeyse bir saatten fazla vakit geçmişti.
Cenazenin Başında
Sonra biz cenazenin yanına geçtik. Mevtanın gözleri yarı açık halde, ağzı açık, çenesi düşmüş, yüzü sararmış, solmuş bir haldeydi dıştan görünümü insana bir ürperti ve korku veriyordu. Elimi alnına koydum ölüm halinin terleri alnında henüz kurumamıştı. Hafif sıcaktı, soğumamıştı. Ona dokununca endişelerim bir anda fark edilmeyen bir cesarete dönüştü. Evet, bir müslümana bu son hizmeti yapabilirim diye bir güven hissi oluşuverdi bir anda bende.
Makas istedim ev halkından. Elbiselerini kol başlarından ve ön kısımdan cesede zarar vermeden kesmeye başladım… Bunu yaparken de bir taraftan da Hüseyin amcanın yüzüne bakıyor ve tepki verir mi vermez mi anlamında psikolojik endişemi yanımdaki cenaze yakınlarından gizlemeye çalışıyordum. Bütün çamaşırlarını çıkarttım, altına bir battaniye ve üstüne çarşaf örtüp cenazeyi onun üzerine yardımcılarla beraber koyduktan sonra üzerine de temiz bir çarşaf örttüm. Çarşafın üzerine de büyükçe bir bıçak koydum. Bıçak veya ayna veya metal bir şey ceset üzerine koymak adettenmiş ceset şişmesin diye. Geçmişten beri gelen bir gelenek olduğundan ben de aynısını yapmıştım. Yanımdakiler bana bakıyor ve dikkatle ve düzenle iş yaptığımı gördüklerinden hiç müdahale etmiyorlardı. Acemilik belli olursa yedi köye rezil olmakta vardı işin içinde. Bu hoca bir şey bilmiyormuş, acemiymiş dendi mi itibarı daha düzeltme şansın kırsalda pek mümkün değil… Allahtan ki ilk işleri yapmıştım. Hüseyin emminin eşi ve kızları ağıtlar yakarak ağlıyor akrabaları da onu hayırla anarak aynı ağlamaya eşlik ediyorlardı. Cenaze evine ve köye ölüm sessizliği ve acısı hakim olmuştu.
Artık cenaze yıkanmak için hazırdı. Ama tek başına yıkanmazdı cenaze en az iki kişi veya bir de yarımcı ile üç kişi olmalıydı. Dışarıda kazanlar kaynamaya başlamıştı. Gelenler, gidenler kalabalık her an artıyordu. Köylerde cenaze olduğunda kimse tarlaya gitmez o gün cenaze evine yardım ederler ve ölüm hadisesine hürmeten çalışmazlardı…
Cenazeyi yıkamak için iki kişi daha bulmam lazımdı. Eskiden camilerde hocalık yapmış mollalardan sordum ‘cenaze yıkamaya yardım edecek, bilen birileri var mı’ diye köylüler ‘evet birkaç kişi var hocam sana yardım ederler ‘ deyince derin bir nefes almıştım.
Cenazenin yıkanacağı ‘teneşir tahtası’ caminin deposundan getirildi. Artık cenaze yıkanmak için evden indirilmesi gerekiyordu sadece..(Devamı var)
Takım | O | G | M | B | A | Y | P | AV | |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
1 | Galatasaray | 20 | 17 | 0 | 3 | 53 | 22 | 54 | +31 |
2 | Fenerbahçe | 20 | 15 | 2 | 3 | 52 | 20 | 48 | +32 |
3 | Samsunspor | 20 | 12 | 4 | 4 | 34 | 19 | 40 | +15 |
4 | Eyüpspor | 20 | 10 | 4 | 6 | 33 | 19 | 36 | +14 |
5 | Göztepe | 20 | 10 | 6 | 4 | 40 | 26 | 34 | +14 |
6 | Beşiktaş | 20 | 8 | 4 | 8 | 29 | 21 | 32 | +8 |
7 | Başakşehir FK | 20 | 8 | 7 | 5 | 35 | 30 | 29 | +5 |
8 | Çaykur Rizespor | 20 | 8 | 9 | 3 | 22 | 31 | 27 | -9 |
9 | Gaziantep FK | 20 | 7 | 8 | 5 | 26 | 28 | 26 | -2 |
10 | Trabzonspor | 19 | 6 | 6 | 7 | 34 | 24 | 25 | +10 |
11 | Alanyaspor | 20 | 6 | 7 | 7 | 24 | 28 | 25 | -4 |
12 | Kasımpaşa | 20 | 5 | 5 | 10 | 32 | 37 | 25 | -5 |
13 | Sivasspor | 20 | 6 | 9 | 5 | 26 | 34 | 23 | -8 |
14 | Antalyaspor | 20 | 6 | 10 | 4 | 22 | 39 | 22 | -17 |
15 | Konyaspor | 20 | 5 | 9 | 6 | 24 | 32 | 21 | -8 |
16 | Bodrum FK | 20 | 4 | 12 | 4 | 14 | 26 | 16 | -12 |
17 | Kayserispor | 19 | 3 | 9 | 7 | 19 | 39 | 16 | -20 |
18 | Hatayspor | 20 | 1 | 12 | 7 | 21 | 37 | 10 | -16 |
19 | Adana Demirspor | 20 | 2 | 16 | 2 | 17 | 45 | 5 | -28 |
Takım | O | G | M | B | A | Y | P | AV | |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
1 | Kocaelispor | 21 | 14 | 5 | 2 | 34 | 19 | 44 | +15 |
2 | Fatih Karagümrük | 21 | 11 | 5 | 5 | 36 | 20 | 38 | +16 |
3 | Erzurumspor FK | 21 | 11 | 7 | 3 | 26 | 16 | 36 | +10 |
4 | Bandırmaspor | 21 | 9 | 5 | 7 | 29 | 23 | 34 | +6 |
5 | İstanbulspor | 21 | 10 | 8 | 3 | 34 | 24 | 33 | +10 |
6 | Gençlerbirliği | 21 | 9 | 6 | 6 | 23 | 19 | 33 | +4 |
7 | Çorum FK | 21 | 8 | 5 | 8 | 25 | 20 | 32 | +5 |
8 | Boluspor | 21 | 9 | 8 | 4 | 30 | 26 | 31 | +4 |
9 | Keçiörengücü | 21 | 8 | 7 | 6 | 27 | 25 | 30 | +2 |
10 | MKE Ankaragücü | 21 | 9 | 9 | 3 | 27 | 21 | 30 | +6 |
11 | Pendikspor | 21 | 8 | 7 | 6 | 28 | 25 | 30 | +3 |
12 | Amed SK | 21 | 7 | 5 | 9 | 21 | 19 | 30 | +2 |
13 | Esenler Erokspor | 21 | 8 | 8 | 5 | 27 | 26 | 29 | +1 |
14 | Manisa FK | 21 | 9 | 10 | 2 | 26 | 28 | 29 | -2 |
15 | Ümraniyespor | 21 | 8 | 8 | 5 | 30 | 29 | 29 | +1 |
16 | Iğdır FK | 21 | 7 | 9 | 5 | 22 | 23 | 26 | -1 |
17 | Sakaryaspor | 21 | 6 | 7 | 8 | 25 | 29 | 26 | -4 |
18 | Şanlıurfaspor | 21 | 7 | 10 | 4 | 26 | 29 | 25 | -3 |
19 | Adanaspor | 21 | 3 | 11 | 7 | 17 | 37 | 16 | -20 |
20 | Yeni Malatyaspor | 21 | 0 | 21 | 0 | 10 | 65 | 21 | -55 |
Takım | O | G | M | B | A | Y | P | AV | |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
1 | Sarıyer | 19 | 14 | 0 | 5 | 46 | 9 | 47 | +37 |
2 | Batman Petrolspor | 19 | 13 | 5 | 1 | 35 | 18 | 40 | +17 |
3 | GMG Kastamonuspor | 19 | 11 | 2 | 6 | 32 | 16 | 39 | +16 |
4 | Altınordu | 19 | 10 | 2 | 7 | 35 | 15 | 37 | +20 |
5 | Adana 1954 Futbol Kulübü | 19 | 10 | 5 | 4 | 37 | 20 | 34 | +17 |
6 | 24Erzincanspor | 19 | 8 | 3 | 8 | 28 | 17 | 32 | +11 |
7 | Beykoz Anadolu | 19 | 9 | 6 | 4 | 28 | 24 | 31 | +4 |
8 | İskenderunspor A.Ş. | 18 | 7 | 4 | 7 | 25 | 17 | 28 | +8 |
9 | Fethiyespor | 19 | 7 | 6 | 6 | 24 | 21 | 27 | +3 |
10 | Kırklarelispor | 19 | 5 | 6 | 8 | 21 | 21 | 23 | 0 |
11 | Isparta 32 Spor | 19 | 4 | 6 | 9 | 16 | 19 | 21 | -3 |
12 | Kepezspor FAŞ | 19 | 5 | 9 | 5 | 21 | 27 | 20 | -6 |
13 | İnegölspor | 19 | 4 | 7 | 8 | 18 | 25 | 20 | -7 |
14 | 1461 Trabzon FK | 19 | 5 | 10 | 4 | 22 | 27 | 19 | -5 |
15 | Sincan Belediye Ankaraspor | 19 | 3 | 10 | 6 | 14 | 28 | 15 | -14 |
16 | Karaköprü Belediyespor | 19 | 2 | 10 | 7 | 19 | 33 | 13 | -14 |
17 | Altay | 19 | 4 | 13 | 2 | 16 | 42 | 11 | -26 |
18 | Hes İlaç Afyonspor | 18 | 0 | 17 | 1 | 6 | 64 | 5 | -58 |
Takım | O | G | M | B | A | Y | P | AV | |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
1 | Bursaspor | 17 | 13 | 0 | 4 | 36 | 5 | 43 | +31 |
2 | Karşıyaka | 17 | 10 | 3 | 4 | 27 | 14 | 34 | +13 |
3 | Düzcespor | 17 | 9 | 3 | 5 | 26 | 15 | 32 | +11 |
4 | Belediye Kütahyaspor | 17 | 9 | 4 | 4 | 29 | 17 | 31 | +12 |
5 | Muş Spor Kulübü | 17 | 7 | 2 | 8 | 21 | 14 | 29 | +7 |
6 | Silifke Belediye Spor | 17 | 7 | 4 | 6 | 32 | 21 | 27 | +11 |
7 | Anadolu Üniversitesi | 17 | 7 | 5 | 5 | 22 | 13 | 26 | +9 |
8 | Bornova 1877 | 17 | 5 | 5 | 7 | 26 | 26 | 22 | 0 |
9 | Kahramanmaraşspor | 17 | 6 | 7 | 4 | 17 | 22 | 22 | -5 |
10 | Artvin Hopaspor | 17 | 5 | 6 | 6 | 12 | 19 | 21 | -7 |
11 | 23 Elazığ Futbol Kulübü | 17 | 4 | 7 | 6 | 10 | 16 | 18 | -6 |
12 | Tokat Bld Plevnespor | 17 | 3 | 7 | 7 | 11 | 18 | 16 | -7 |
13 | Kırşehir Futbol SK | 17 | 4 | 9 | 4 | 18 | 31 | 16 | -13 |
14 | Bulvarspor | 17 | 2 | 9 | 6 | 15 | 31 | 12 | -16 |
15 | Kuşadasıspor | 17 | 3 | 13 | 1 | 13 | 31 | 10 | -18 |
16 | Ergene Velimeşe | 17 | 2 | 12 | 3 | 7 | 29 | 9 | -22 |
Tarih | Ev Sahibi | Sonuç | Konuk Takım |
---|---|---|---|
31/01/2025 | Eyüpspor | vs | Sivasspor |
31/01/2025 | Konyaspor | vs | Bodrum FK |
01/02/2025 | Hatayspor | vs | Antalyaspor |
01/02/2025 | Kayserispor | vs | Trabzonspor |
01/02/2025 | Başakşehir FK | vs | Samsunspor |
02/02/2025 | Adana Demirspor | vs | Kasımpaşa |
02/02/2025 | Göztepe | vs | Alanyaspor |
02/02/2025 | Fenerbahçe | vs | Çaykur Rizespor |
03/02/2025 | Gaziantep FK | vs | Galatasaray |
02/02/2025 | Göztepe - Alanyaspor | Alanyaspor ligde deplasmandaki son 7 maçında hiç kazanamadı | Göztepe yenilmez |
02/02/2025 | Fenerbahçe - Çaykur Rizespor | Fenerbahçe ligde evindeki son 6 maçını kazandı | Fenerbahçe kazanır |
03/02/2025 | Gaziantep FK - Galatasaray | Gaziantep FK ligde evindeki son 9 maçında hiç kaybetmedi | Gaziantep FK yenilmez |
03/02/2025 | Gaziantep FK - Galatasaray | Galatasaray ligdeki son 20 maçında hiç kaybetmedi | Galatasaray yenilmez |
Tarih | Ev Sahibi | Sonuç | Konuk Takım |
---|---|---|---|
31/01/2025 | Çorum FK | vs | Bandırmaspor |
01/02/2025 | Erzurumspor FK | vs | Kocaelispor |
01/02/2025 | Keçiörengücü | vs | Yeni Malatyaspor |
01/02/2025 | Gençlerbirliği | vs | Iğdır FK |
01/02/2025 | Pendikspor | vs | Adanaspor |
02/02/2025 | Şanlıurfaspor | vs | İstanbulspor |
02/02/2025 | Ümraniyespor | vs | MKE Ankaragücü |
02/02/2025 | Amed SK | vs | Sakaryaspor |
02/02/2025 | Manisa FK | vs | Fatih Karagümrük |
02/02/2025 | Esenler Erokspor | vs | Boluspor |
Tarih | Ev Sahibi | Sonuç | Konuk Takım |
---|---|---|---|
01/02/2025 | Beykoz Anadolu | vs | Batman Petrolspor |
01/02/2025 | Fethiyespor | vs | İskenderunspor A.Ş. |
01/02/2025 | GMG Kastamonuspor | vs | Altay |
01/02/2025 | Kepezspor FAŞ | vs | Sarıyer |
01/02/2025 | Kırklarelispor | vs | Adana 01 Futbol Kulübü |
01/02/2025 | 24Erzincanspor | vs | 1461 Trabzon FK |
02/02/2025 | Isparta 32 Spor | vs | Altınordu |
02/02/2025 | İnegölspor | vs | Afyonspor Kulübü |
02/02/2025 | Sincan Belediye Ankaraspor | vs | Karaköprü Belediyespor |
Tarih | Ev Sahibi | Sonuç | Konuk Takım |
---|---|---|---|
01/02/2025 | Bulvarspor | vs | Düzcespor |
01/02/2025 | Bursaspor | vs | Ergene Velimeşe |
01/02/2025 | Kuşadasıspor | vs | Kahramanmaraşspor |
01/02/2025 | Silifke Belediye Spor | vs | Anadolu Üniversitesi |
02/02/2025 | Artvin Hopaspor | vs | Bornova 1877 |
02/02/2025 | Belediye Kütahyaspor | vs | Muş Spor Kulübü |
02/02/2025 | Kırşehir Futbol SK | vs | Tokat Bld Plevnespor |
02/02/2025 | 23 Elazığ Futbol Kulübü | vs | Karşıyaka |