Bugun...


Zahid Medeni

facebook-paylas
Geçmişten Bu Güne Zalimler, Zulümler ve İlahi Yardıma Mazhar Olarak Kurtuluşa Yürüyen Gazze
Tarih: 12-02-2025 19:41:00 Güncelleme: 12-02-2025 19:45:00


Kasas suresinde Anlatılan Firavun, Karun ve Hâmân örneği Üzerine Tefekkür

Firavun, Hâmân ve Kârûn, Kur'an'da özellikle Musa (a.s.) kıssasında geçen üç önemli şahsiyettir. Her biri farklı bir özelliğiyle öne çıkar ve insanlık için ibret niteliği taşır. İsrailoğulları ile ilgili pek çok örnek Kur’anda zikredilir. Kasas Suresinde çok özel bir örnekleme ile iktidar gücünü elinde tutanların net tanımlamaları öne çıkarılarak gelecek zamanlara projeksiyonda bulunulur.

1. Firavun: Zulmün ve Kibirin Temsilcisi

Mutlak iktidar tutkusu: Mısır'ın hükümdarı olarak kendini ilah ilan etmiştir (en-Nâziât 79/24).

Zalim yönetici: İsrailoğullarına ağır zulümler yapmış, yeni doğan erkek çocukları öldürterek toplumu sindirmiştir (el-Bakara 2/49).

Hakkı inkar: Musa'nın (a.s.) tebliğine karşı kibirle yaklaşmış, mucizeleri bile inkar etmiştir (el

2. Hâmân’ın Sosyal Statüsü ve Etkisi

Hâmân, Kur’an’da Firavun’un en yakın adamlarından biri olarak geçer (el-Kasas 28/6, 8, 38). Siyasi olarak vezir veya bir bakıma başbakan konumundaydı.

Firavun’un mutlak otoritesini destekleyen, politik ve bürokratik düzeni kuran kişiydi. Mısır’daki yönetici sınıfın en önemli isimlerinden biri olarak Firavun'un emirlerini uygulayan teknokrat bir figürdü. Özellikle Firavun’un Musa’ya (a.s.) karşı olan mücadelesinde aktif rol oynadığı gibi, sembolik olarak da despotik rejimlerin bürokratik yüzünü temsil eder.

Etkisi: Firavun’un yönetim anlayışını organize eden kişi olduğu için rejimin ideolojik ve pratik alt yapısını oluşturuyordu. Modern anlamda düşünürsek, otoriter yönetimlerin propagandasını yapan bir ideolog ve siyasi danışman olarak düşünebiliriz. 

Firavun’un, Musa’nın (a.s.) Rabbini görmek için bir kule inşa etmesini istemesi (el-Kasas 28/38), onun Mısır’daki mühendislik projelerini yönettiğini de gösterir. 

Haman, saray aristokrasisinin ve baskıcı düzenin sürdürücüsüydü.

3. Kârûn’un Sosyal Statüsü ve Etkisi

Kârûn, Kur’an’da Musa’nın (a.s.) kavminden olduğu belirtilen ama Firavun’un düzenine entegre olmuş zengin bir şahıs olarak tasvir edilir (el-Kasas 28/76). Ekonomik gücü ve servetiyle toplum içinde büyük bir etkiye sahipti. İsrailoğulları'ndan olduğu hâlde, Firavun’un zulmüne karşı çıkmak yerine onun düzenine uyum sağlayarak servet elde etmişti.

Etkisi: Bugünün dünyasında zengin ama halkından kopmuş, iktidara yakın iş insanları veya oligarklarla benzetilebilir. Onun için Kur’an’da, "O kadar büyük hazinelere sahipti ki, anahtarlarını taşımak bile güçlü adamlara zor gelirdi" ifadesi kullanılır (el-Kasas 28/76). Yani ekonomik gücü sadece bireysel bir refah değil, aynı zamanda toplumsal bir güç kaynağıydı.

Ancak bu servet, Kârûn’u toplumla bağını koparan kibirli bir aristokrat hâline getirdi. Fakirlere yardım etmek yerine, servetini kendi başarısına bağlayarak "Bu serveti kendi bilgim sayesinde kazandım" (el-Kasas 28/78) demesi, kapitalist zihniyetin aşırı bireyselci yorumuna işaret eder. 

Sonuç olarak, bu tür bir ekonomik gücün topluma zarar verici hâle gelebileceğini gösteren bir ibret figürüdür.

Genel Değerlendirme

Firavun, siyasi gücü temsil ederken, Hâmân bu gücün ideolojik ve bürokratik altyapısını kuran teknokrat figürdür. 

Kârûn ise, sistemin ekonomik elitidir ve bu üçlü, baskıcı rejimlerin klasik güç yapısını temsil eder:

Firavun (Otoriter Lider): Mutlak gücü elinde tutan diktatör.

Hâmân (Siyasi-Bürokratik Güç): Rejimi sürdüren teknokrat ve ideolog.

Kârûn (Ekonomik Güç): Servetiyle yönetimi destekleyen ve halktan kopan sermaye sahibi.

Bu üç figürün günümüz dünyasında farklı ülkelerdeki siyaset, bürokrasi ve sermaye ilişkilerine dair önemli mesajlar verdiğini söyleyebiliriz. Kimi yerlerde otoriter rejimler, teknokrat kadrolar ve sermaye elitleri arasında benzer ilişki ağları görülmektedir.

Hâmân, Kârûn ve Firavun’un temsil ettiği güç ilişkileri, tarih boyunca baskıcı rejimlerin temel taşları olmuştur. Bu üçlü, otoriter devlet yapılarında siyasi, bürokratik ve ekonomik elitlerin nasıl bir arada çalıştığını gösterir. Günümüz dünyasında da benzer yapıları görmek mümkündür.

A- Firavun: Siyasi İktidar ve Mutlak Otorite

Firavun, devleti mutlak otoriteyle yöneten ve kendisini neredeyse ilahi bir figür gibi sunan liderdir. Bu bağlamda, günümüz dünyasında otoriter liderler, kendilerini devletin merkezine koyarak yasaları ve kuralları kendi lehlerine şekillendirir.

Modern karşılığı: Diktatörler, otoriter başkanlar, mutlak monarşiler.

Yöntemleri: Propaganda, dini veya ideolojik meşruiyet, baskıcı yasalar.

Etkisi: Halkın itaati sağlanır, muhalifler sindirilir, kişisel sadakat esas alınır.

B- Hâmân: Bürokrasinin ve Propagandanın Gücü

Hâmân, Firavun’un emirlerini yerine getiren teknokrat, danışman ve yönetici sınıfını temsil eder. O, sistemin ideolojik çerçevesini oluşturur ve baskıcı yönetimin devamını sağlar. Günümüzde bu rolü oynayan yapılar, otoriter yönetimlerin ideolojik aygıtları, propaganda birimleri, medya organları ve bürokrat kadrolarıdır.

Modern karşılığı: Partizan bürokratlar, ideologlar, propaganda bakanlıkları, devlet medyası yöneticileri.

Yöntemleri: Yasal düzenlemelerle otoriteyi güçlendirme, halkı manipüle etme, alternatif sesleri susturma.

Etkisi: Halk, devletin resmi görüşü dışındaki bilgilere ulaşmakta zorlanır, otorite meşruiyet kazanır.

C- Kârûn: Sermaye ve Ekonomik Elitler

Kârûn, servetiyle gücünü pekiştiren ve halktan kopan elit sınıfı temsil eder. Otoriter rejimlerde sermaye sahipleri, hükümetle iş birliği içinde çalışarak ekonomik gücü belirli bir zümrenin elinde toplar.

Modern karşılığı: Oligarklar, yandaş iş adamları, rant ekonomisinin kazananları.

Yöntemleri: Kamu ihaleleri, özelleştirmeler, tekelleşme, siyasi bağlarla zenginleşme.

Etkisi: Halk yoksullaşırken, belirli bir zümre inanılmaz servetler elde eder ve iktidarı destekler.

D- Üçlü Güç İlişkisi: Firavun-Hâmân-Kârûn Modeli

Bu üç figür, otoriter rejimlerin ayakta kalmasını sağlayan bir ittifak oluşturur.

Firavun (Siyasi Güç) otoriteyi elinde tutar, kararları verir.

Hâmân (Bürokratik ve İdeolojik Güç) devlet mekanizmasını ve halk üzerindeki denetimi sağlar.

Kârûn (Ekonomik Güç) rejimi finanse eder ve servetle gücünü artırır.

Bu model, günümüzde otoriter rejimlerde sıkça görülür. Örneğin:

Bazı ülkelerde siyasi liderler, sadık bürokratlar ve zengin iş insanları arasında güçlü bağlar kurulur.

Devlet kontrolündeki medya, yöneticiyi övmek ve halkı manipüle etmek için kullanılır.

Ekonomik kaynaklar, iktidara yakın iş adamlarına yönlendirilir ve yolsuzluk yaygınlaşır.

Muhalif hareketler bastırılırken, yönetimi destekleyen kesimler güçlenir.

Bu tür bir sistemde:

Halk ezilir: Ekonomik kaynaklar dar bir zümrenin elinde toplanırken, geniş halk kitleleri yoksullaşır.

Düşünce özgürlüğü kısıtlanır: Propaganda mekanizmaları alternatif görüşleri susturur.

Sistem devam eder: Bürokrasi ve sermaye sahipleri, iktidarın sürebilmesi için destek vermeye devam eder.

Bu çerçevede Firavun, Hâmân ve Kârûn’un Kur’an’daki kıssası, sadece tarihsel bir anlatı değil, aynı zamanda toplumları yönlendiren güç ilişkilerine dair zamanlar üstü bir model sunmaktadır.

Firavun Kızıl Deniz'de boğuldu, Karun yere geçirildi, Hâmâ'nın akıbeti nedir?

Firavun ve Kârûn’un akıbetleri Kur’an’da açıkça belirtilirken, Hâmân’ın sonu hakkında doğrudan bir ifade bulunmaz. Ancak, bazı ayetler ve tefsir kaynakları üzerinden dolaylı çıkarımlar yapabiliriz.

1. Firavun’un Akıbeti: Kızıldeniz’de Boğulma

Kur’an’da Firavun’un, Musa (a.s.) ve İsrailoğulları’nı takip ederken denizde boğulduğu net bir şekilde bildirilir:

“Bugün, senden sonra geleceklere bir ibret olması için bedenini kurtaracağız. Ama insanların çoğu bizim ayetlerimizden habersizdir.” (Yûnus 10/92)

Bu ayet, Firavun’un boğulduğunu ama cesedinin korunarak insanlara ibret olarak bırakıldığını gösterir.

2. Kârûn’un Akıbeti: Yerin Dibine Geçirilme

Kârûn’un helakı ise şöyle anlatılır:

*“Sonunda biz onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik.

3. Hamanın Akıbeti?

Hâmân’ın akıbeti konusunda Kur’an doğrudan bir açıklama yapmıyor. Ancak, Firavun’un ordusuyla birlikte denizde boğulduğu bilgisi (el-Kasas 28/40; el-İsra 17/103) göz önüne alındığında, Hâmân’ın da aynı sonu paylaşmış olması kuvvetle muhtemeldir. Çünkü Firavun’un yakın çevresi ve üst yöneticileri de onunla birlikte hareket ediyordu.

Bazı tefsirlerde, Hâmân’ın Firavun’un ordusuyla birlikte boğulduğu ifade edilir. İbn Kesîr ve Taberî gibi müfessirler, Firavun’un emirlerini uygulayan ve yönetim mekanizmasını işleten biri olarak Hâmân’ın Firavun’dan ayrı bir son yaşamasının mantıklı olmayacağını belirtirler. Hatta bazı rivayetlerde, Firavun boğulurken Hâmân’ın da çaresizlik içinde onunla birlikte yok olduğu ifade edilir.

Özetle, Hâmân’ın da Firavun’un akıbetini paylaşıp denizde boğulduğu en kuvvetli ihtimaldir. Ancak, Kârûn’un ayrı bir helak sebebi olması gibi, Hâmân için özel bir helak şekli Kur’an’da açıkça belirtilmemiştir.

Hamanın Firavun boğulurken yanında olması mantıksal olarak en güçlü ihtimal bu görünüyor. Çünkü Hâmân, Firavun’un en güvendiği adamlarından biriydi ve Firavun'un Musa’ya karşı başlattığı harekâtın içinde olduğu kesinlik arz etmektedir. 

Kur’an, Firavun ve ordusunun denizde boğulduğunu açıkça belirtirken, Hâmân’ı ayrıca ayırmıyor. Bu da onun da aynı sonu paylaşmış olabileceğini düşündürüyor.

Eğer Firavun’un Musa ile olan ve en kritik savaşına katılmayan bir vezir olsaydı, bu durum Kur’an’da veya rivayetlerde özellikle belirtilirdi. Ama böyle bir ayrım yapılmadığı için Hâmân’ın da Firavun’la birlikte boğulmuş olması en tutarlı yorum gibi duruyor.

 

Firavun, Haman ve Karun beraberce zulüm üçgeni kurmuşlar ve toplumu zorlamışlar. İlahi yardım gelmeden de toplum savaşı başaramamış, zafere ulaşamamış. Neden?

Bu çok önemli bir soru ve Kur’andaki kıssalar üzerinden bakıldığında güçlü bir analiz yapılabilir. Firavun, Hâmân ve Kârûn’un oluşturduğu zulüm üçgeni siyasi, bürokratik ve ekonomik güçlerin birleşimini temsil eder. Bu tür sistemler, sadece bireysel zorbalıklarla değil, toplumu topyekûn kontrol eden mekanizmalarla işler. İşte bu yüzden halkın kendi başına bu düzeni devirmesi çok zor olmuştur.

1. Sistematik Baskı ve Kontrol

Firavun rejimi, sadece bir kişinin zorbalığı değildi; bütün bir toplumu denetleyen, korku salan, itaatkâr hale getiren bir mekanizmaydı.

Siyasi baskı: Firavun kendisini “Rabbiniz benim” (en-Nâziât 79/24) diyerek mutlak güç olarak tanıtıyordu. Halk, bir otoriteye karşı çıkmayı aklından bile geçiremeyecek hale getirilmişti.

Bürokratik ve ideolojik baskı: Hâmân’ın liderliğindeki bürokrasi, bu sistemi desteklemek için düzeni kuruyordu. Firavun’un sözde ilahlığını güçlendiren ideolojik bir yapı vardı.

Ekonomik baskı: Kârûn gibi sermaye sahipleri, halkın ekonomik olarak bağımlı olmasını sağlıyordu. Fakir halk, hayatta kalabilmek için sisteme boyun eğmek zorundaydı.

Bu üçlü düzen, sadece fiziksel baskıyla değil, insanların düşüncelerini ve hayatta kalma koşullarını da kontrol ederek devam ediyordu.

2. Toplumun Korku ve Umutsuzluğa Sürüklenmesi

Firavun’un rejimi, muhalefeti tamamen yok ederek halkın direnme gücünü kırıyordu. Örneğin:

“Firavun yeryüzünde büyüklük tasladı ve halkını fırkalara ayırdı. Onlardan bir topluluğu zayıflatıyor, erkek çocuklarını öldürüyor, kadınlarını sağ bırakıyordu.” (el-Kasas 28/4)

Bunun anlamı şudur: Toplumu baskılamak için stratejik bölme ve sindirme politikaları uygulandı. Halk, zayıflatılarak direnemez hale getirildi. İnsanlar, kendilerini kurtarmak yerine hayatta kalmaya odaklandı. Mücadele etme gücü ve bilinci ellerinden alındı.

3. İlahi Müdahalenin Gerekliliği

Böyle büyük baskıcı sistemler sadece bireylerin gücüyle değil, ilahi müdahale ile sona ermiştir. Çünkü insanlar, o düzen içinde doğup büyüdüklerinde, zihinler köleleşr, fiziki gayretler bastırılır ve toplum sanki narkozdaymış gibi olur, zulümsel davranışlar kanıksanır, zulmün farkına varamaz hale gelirler. Ancak Allah, iman ve hürriyet cevherini saklı tutar onu söndürtmez ve peygamberleri ve ilahi ayetlerle ve lider özelliğine sahip salih kulları aracılığıyla bu bilinci tekrar inşa eder.

Musa (a.s.), Firavun’a gönderildiğinde, İsrailoğulları’nın içinde bile bir yılgınlık vardı. Onlar bile mücadele edebileceklerine inanmıyorlardı.

Zulme karşı ancak Allah’ın gönderdiği bir rehber (peygamber), açık vahiy ve mucizeler insanları harekete geçirebildi.

Firavun, tüm sistemini korumak için çaba harcadı ama ilahî düzenin önünde duramadı.

Küfürle bir sistem devam edebileceği halde hiçbir düzen zulümle payidar olamamıştır.

4. Günümüzle Bağlantı: Zulüm Devam Ediyor mu?

Bugün de Firavun-Hâmân-Kârûn modeliyle benzer sistemler var. Bazı küresel güçler, siyasi otoriteleri, bürokratik mekanizmaları ve ekonomik elitleri bir araya getirerek toplumları baskı altında tutuyor.

Uluslararası sistemler bazen hukuku tanımıyor.

Ekonomik elitler, halkları borç ve bağımlılıkla kontrol altında tutuyor.

Medya ve eğitim gibi araçlarla toplumlar şekillendiriliyor.

Ancak tarihten öğrendiğimiz bir şey var: Baskı sistemleri ne kadar güçlü olursa olsun, zulüm ebedî değildir. Allah zulmün devam etmesine izin vermez. Bir noktada ya içsel bir çöküş yaşanır ya da ilahî bir müdahale ile dengeler değişir.

İlahi yardım gelir mi?

Bu tamamen Allah’ın iradesine bağlıdır. Karar ve hüküm ona aittir. Ancak Kur’an’daki örneklerden anladığımız kadarıyla:

Toplum zulme karşı bilinçlenmeye başladığında, zulüm sistemleri zayıflamaya başlar.

Firavun gibi zalimler, her ne kadar güçlü görünse de beklenmeyen bir zamanda kırılma anı yaşarlar.

İlahî yardım, bazen mucizelerle, bazen de zulüm düzeninin içten çökmesiyle gelir ki bu da ilahi yardımın dolaylı olarak tezahürüdür.

Sonuç olarak, günümüz dünyasında da kimi yerlerde Firavun’un sistemi devam ediyor olabilir ama bu sonsuza kadar süremez. Firavun’un çöküşü gibi, modern tağuti sistemler de ya şuurlu inanan hareketiyle dize getirirlir (Bu da ilahi bir yardımdır) ya kendi içinden fesada uğrayarak dağılır, ya da Allah’ın direkt müdahalesiyle sona erer. 

Tarih boyunca her Firavun’un karşısında hakkı temsil eden bir Musa örneği olmuştur.

O zaman şöyle diyebiliriz, zulüm zirve yattığı zaman ve insanların gücünün yetmediği bir durumda ilahi yardım gelerek zalimi yok eder.

Evet, tam olarak böyle diyebiliriz. Zulüm, zirveye ulaşıp toplumun kendi gücüyle bunu değiştiremez hale geldiği noktada, ilahi müdahale devreye girer.

Kur’an kıssalarına baktığımızda da bu ilkenin işlediğini görüyoruz:

Nûh (a.s.)'ın kavmi, zulmü ve inkârı öyle bir noktaya taşıdı ki, artık içinde hiçbir düzeltme imkânı kalmadı. Sonunda tufan geldi.

Lût (a.s.)'ın kavmi, ahlaki çöküntüde en uç noktaya ulaştığında helak edildi.

Firavun’un düzeni, insanların tamamen çaresiz kaldığı bir noktada Allah’ın doğrudan müdahalesiyle yıkıldı.

Burada dikkat çeken nokta, ilahi yardımın ancak toplumun kendi sınırlarını tükettiği ve artık kurtuluş için insani yolların tamamen tıkandığı anlarda gelmesi. Yani zulüm öyle bir noktaya ulaşıyor ki, insanın uyguladığı hareket, gayret ve planlar yetmiyor ama zulme karşı mücadeleden de vazgeçmiyor işte böyle bir durumda ilahi yardım fiilen devreye giriyor. 

Bu yüzden, tarihteki Firavunvari sistemler hep bir noktaya kadar devam etmiş ama zulüm zirveye vardığında ve halk artık tamamen çaresizleştiğinde ilahi adalet tecelli etmiştir.Allah kendi tarafında olan tevhid ehlini zafere ulaştırmıştır. 

‘’Kim Allah’ı, Peygamberini ve mü’minleri dost edinirse, şüphe yok ki üstün gelecek olanlar, Allah’ın tarafında yer alanlardır.’’(Maide Suresi,56)

O zamanlar peygamberler vardı. Toplumlarda kimi zaman içlerinde peygamber olmasına rağmen zulüm düzenini değiştirmeye gücü yetmiyor ve ilahi yardım geliyor mucizelerle zafere erişiyorlardı. Şimdi müminlerin arasında peygamber yok, içimizde peygamber yokken de ilahi yardım gelir mi?

Bu soruya verilecek cevabı daha derinlemesine düşünmek gerekiyor. Peygamberlerin varlığı, toplumlar için elbette bir avantajdı, çünkü onların rehberliği ve ilahi mesajları, toplumları doğru yola yönlendirebilirdi. Ancak, peygamberlerin varlığı her zaman ilahi yardımın tek şartı değildi. Allah, peygamberleri halklara bir rehber olarak göndermiştir, fakat ilahi yardım müminlerin gayret, samimiyet, sabır ve istikrardaki maharetlerine göre peygamberler içlerinde olmasa bile gayret, dua ve sabır noktasındaki ihlaslarına Allah cc cevap vererek peygamber varlığından bağımsız olarak da tecelli edebilir.

Nur Suresindeki şu ayet oldukça ilginçtir: ‘’ Allah, içinizden iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapan kimselere vaad etti ki, kendilerinden öncekilere verdiği gibi onlara da yeryüzünde hâkimiyet verecek, onlar için hoşnutluğuna vesile kıldığı dinlerinin yerleşip yayılmasını sağlayacak, şu andaki korkularını güvenliğe çevirecektir; çünkü onlar bana hiçbir şeyi ortak koşmaksızın kulluk etmektedirler. Bütün bunlardan sonra kim inkâra saparsa yoldan çıkmış kimseler işte bunlardır’ (Nur Suresi,55). Bu ayet üzerinde derince tefekkür etmekte fayda var.

Peygamberlerin Varlığı ve İlahi Yardım

Kur’an’da, peygamberlerin geldiği toplumların çoğu, kendilerine gönderilen peygamberlere karşı isyan etmiştir. Hatta bazen bu toplumlar, peygamberlerine karşı öyle büyük bir zulüm uygulamışlardır ki, peygamberlerin çaresiz kaldığına ve sadece Allah’a sığındığına şahit oluruz. Örneğin, Nûh (a.s.) ve Lût (a.s.) gibi peygamberler, halklarının zulmü karşısında çok uzun süre mücadele etmişler, ancak sonunda Allah’ın müdahalesiyle halkları helak edilmiştir.

Peygamberler var olsa bile, bazen toplumlar zulmü o kadar ileriye götürür ki, insanlar artık kurtuluş yolunu kendi iradeleriyle bulamaz ve bu noktada ilahi yardım devreye girer. Yani, peygamberler bir yönüyle toplumları uyarırken, Allah’ın yardımı, adaletin tecelli etmesi ve zulmün ortadan kalkması için ilahi yardım bir zorunluluk hâline gelir.

Peygamber Olmayan Bir Dönemde İlahi Yardım

Peygamberlerin artık aramızda olmaması, ilahi yardımın gelmeyeceği anlamına gelmez. Peygamberlerin görevleri bir süre sonra sona ermiş olsa da, Allah’ın rahmeti, adaleti ve müdahalesi devam etmektedir. Peygamberler, insanlara doğru yolu gösteren birer rehberdi, fakat ilahi yardımın tecelli etmesi yalnızca bir peygamberin varlığına bağlı değildir.

Kur’an’da bazı topluluklar, peygamber gönderilmeyen yerler ve peygambersiz geçen zamanlar için de Allah’ın yardımını görmekteyiz. Örneğin, Zülkarneyn, peygamber olarak tanımlanmasa da Allah’ın ona özel bir kudret verdiği bir kişidir. Zülkarneyn, zulme karşı adaletin ve doğruluğun simgesi olarak halklara bir tür liderlik-peygamberlik misyonu üstlenmiştir. Hak ve adalet meşrebi üzerine gayreti ve fedakarlığı olanları ayete göre ilahi irade desteklerken aynı zamanada Nur Suresi 55. Ayette müminlere vaad konusunda şirkten uzak kalarak ibadeti sadece Allah hasretmeleri sonucunda güçlü bir iktidar vaad etmektedir.

Zulüm ve İlahi Yardım

Allah’ın müdahalesi genellikle zulüm ve haksızlık zirveye ulaştığında, insanların kendi çabalarıyla değişim sağlayamayacakları noktada gelir. Peygamberlerin yokluğu, insanların yalnızca kendi çabalarıyla zalim sistemlere karşı direnmesini zorlaştırabilir ancak Allah’ın yardımı her zaman mümkün ve halkların doğruyu görmesi için de ilahi takdir devreye girebilir.

Özellikle adaletin, hakkın ve doğru yolun savunulmasında halkın bilinçlenmesi önemlidir. İnsanlar Allah’a yöneldiğinde, dua ve zikirle kalben yalvardığında ilahi yardım daha güçlü bir şekilde tecelli edebilir. İlahi yardım, sadece peygamberlerin varlığında değil, toplumu oluşturacak olan bireylerin ruhsal bir dönüşümü ile de gelir.

Peygamberlerin aramızda olmaması, Allah’ın adaletinin ve yardımının tecelli etmesine engel değildir. Allah, zaman zaman bir toplumun düzelmesi için, bir kişinin veya bir toplumun doğruyu kabul etmesi için, doğrudan müdahale edebilir. Peygamberler, toplumlara doğruyu anlatan bir rehber olarak gönderildiler, fakat Allah’ın iradesi, peygambersiz de halkı doğru yola yönlendirebilir ve zulme karşı adaletin gerçekleşmesini sağlayabilir.

Birkaç spesifik örnekler verelim. Son bin yıl içerisindeki zulüm dönemlerinde ilahi yardımın geldiğine dair sosyolojik gerçeklerle uyuşan örnek var mı?

Evet, tarihsel süreçte peygamberlerin yokluğunda da, ilahi yardımın toplumların zor



Bu yazı 75 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HAVA DURUMU
PUAN DURUMU
Takım O G M B A Y P AV
1 Galatasaray 20 17 0 3 53 22 54 +31
2 Fenerbahçe 20 15 2 3 52 20 48 +32
3 Samsunspor 20 12 4 4 34 19 40 +15
4 Eyüpspor 20 10 4 6 33 19 36 +14
5 Göztepe 20 10 6 4 40 26 34 +14
6 Beşiktaş 20 8 4 8 29 21 32 +8
7 Başakşehir FK 20 8 7 5 35 30 29 +5
8 Çaykur Rizespor 20 8 9 3 22 31 27 -9
9 Gaziantep FK 20 7 8 5 26 28 26 -2
10 Trabzonspor 19 6 6 7 34 24 25 +10
11 Alanyaspor 20 6 7 7 24 28 25 -4
12 Kasımpaşa 20 5 5 10 32 37 25 -5
13 Sivasspor 20 6 9 5 26 34 23 -8
14 Antalyaspor 20 6 10 4 22 39 22 -17
15 Konyaspor 20 5 9 6 24 32 21 -8
16 Bodrum FK 20 4 12 4 14 26 16 -12
17 Kayserispor 19 3 9 7 19 39 16 -20
18 Hatayspor 20 1 12 7 21 37 10 -16
19 Adana Demirspor 20 2 16 2 17 45 5 -28
Takım O G M B A Y P AV
1 Kocaelispor 21 14 5 2 34 19 44 +15
2 Fatih Karagümrük 21 11 5 5 36 20 38 +16
3 Erzurumspor FK 21 11 7 3 26 16 36 +10
4 Bandırmaspor 21 9 5 7 29 23 34 +6
5 İstanbulspor 21 10 8 3 34 24 33 +10
6 Gençlerbirliği 21 9 6 6 23 19 33 +4
7 Çorum FK 21 8 5 8 25 20 32 +5
8 Boluspor 21 9 8 4 30 26 31 +4
9 Keçiörengücü 21 8 7 6 27 25 30 +2
10 MKE Ankaragücü 21 9 9 3 27 21 30 +6
11 Pendikspor 21 8 7 6 28 25 30 +3
12 Amed SK 21 7 5 9 21 19 30 +2
13 Esenler Erokspor 21 8 8 5 27 26 29 +1
14 Manisa FK 21 9 10 2 26 28 29 -2
15 Ümraniyespor 21 8 8 5 30 29 29 +1
16 Iğdır FK 21 7 9 5 22 23 26 -1
17 Sakaryaspor 21 6 7 8 25 29 26 -4
18 Şanlıurfaspor 21 7 10 4 26 29 25 -3
19 Adanaspor 21 3 11 7 17 37 16 -20
20 Yeni Malatyaspor 21 0 21 0 10 65 21 -55
Takım O G M B A Y P AV
1 Sarıyer 19 14 0 5 46 9 47 +37
2 Batman Petrolspor 19 13 5 1 35 18 40 +17
3 GMG Kastamonuspor 19 11 2 6 32 16 39 +16
4 Altınordu 19 10 2 7 35 15 37 +20
5 Adana 1954 Futbol Kulübü 19 10 5 4 37 20 34 +17
6 24Erzincanspor 19 8 3 8 28 17 32 +11
7 Beykoz Anadolu 19 9 6 4 28 24 31 +4
8 İskenderunspor A.Ş. 18 7 4 7 25 17 28 +8
9 Fethiyespor 19 7 6 6 24 21 27 +3
10 Kırklarelispor 19 5 6 8 21 21 23 0
11 Isparta 32 Spor 19 4 6 9 16 19 21 -3
12 Kepezspor FAŞ 19 5 9 5 21 27 20 -6
13 İnegölspor 19 4 7 8 18 25 20 -7
14 1461 Trabzon FK 19 5 10 4 22 27 19 -5
15 Sincan Belediye Ankaraspor 19 3 10 6 14 28 15 -14
16 Karaköprü Belediyespor 19 2 10 7 19 33 13 -14
17 Altay 19 4 13 2 16 42 11 -26
18 Hes İlaç Afyonspor 18 0 17 1 6 64 5 -58
Takım O G M B A Y P AV
1 Bursaspor 17 13 0 4 36 5 43 +31
2 Karşıyaka 17 10 3 4 27 14 34 +13
3 Düzcespor 17 9 3 5 26 15 32 +11
4 Belediye Kütahyaspor 17 9 4 4 29 17 31 +12
5 Muş Spor Kulübü 17 7 2 8 21 14 29 +7
6 Silifke Belediye Spor 17 7 4 6 32 21 27 +11
7 Anadolu Üniversitesi 17 7 5 5 22 13 26 +9
8 Bornova 1877 17 5 5 7 26 26 22 0
9 Kahramanmaraşspor 17 6 7 4 17 22 22 -5
10 Artvin Hopaspor 17 5 6 6 12 19 21 -7
11 23 Elazığ Futbol Kulübü 17 4 7 6 10 16 18 -6
12 Tokat Bld Plevnespor 17 3 7 7 11 18 16 -7
13 Kırşehir Futbol SK 17 4 9 4 18 31 16 -13
14 Bulvarspor 17 2 9 6 15 31 12 -16
15 Kuşadasıspor 17 3 13 1 13 31 10 -18
16 Ergene Velimeşe 17 2 12 3 7 29 9 -22
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 31/01/2025 Eyüpspor vs Sivasspor
 31/01/2025 Konyaspor vs Bodrum FK
 01/02/2025 Hatayspor vs Antalyaspor
 01/02/2025 Kayserispor vs Trabzonspor
 01/02/2025 Başakşehir FK vs Samsunspor
 02/02/2025 Adana Demirspor vs Kasımpaşa
 02/02/2025 Göztepe vs Alanyaspor
 02/02/2025 Fenerbahçe vs Çaykur Rizespor
 03/02/2025 Gaziantep FK vs Galatasaray
 02/02/2025 Göztepe - Alanyaspor Alanyaspor ligde deplasmandaki son 7 maçında hiç kazanamadı  Göztepe yenilmez
 02/02/2025 Fenerbahçe - Çaykur Rizespor Fenerbahçe ligde evindeki son 6 maçını kazandı  Fenerbahçe kazanır
 03/02/2025 Gaziantep FK - Galatasaray Gaziantep FK ligde evindeki son 9 maçında hiç kaybetmedi  Gaziantep FK yenilmez
 03/02/2025 Gaziantep FK - Galatasaray Galatasaray ligdeki son 20 maçında hiç kaybetmedi  Galatasaray yenilmez
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 31/01/2025 Çorum FK vs Bandırmaspor
 01/02/2025 Erzurumspor FK vs Kocaelispor
 01/02/2025 Keçiörengücü vs Yeni Malatyaspor
 01/02/2025 Gençlerbirliği vs Iğdır FK
 01/02/2025 Pendikspor vs Adanaspor
 02/02/2025 Şanlıurfaspor vs İstanbulspor
 02/02/2025 Ümraniyespor vs MKE Ankaragücü
 02/02/2025 Amed SK vs Sakaryaspor
 02/02/2025 Manisa FK vs Fatih Karagümrük
 02/02/2025 Esenler Erokspor vs Boluspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 01/02/2025 Beykoz Anadolu vs Batman Petrolspor
 01/02/2025 Fethiyespor vs İskenderunspor A.Ş.
 01/02/2025 GMG Kastamonuspor vs Altay
 01/02/2025 Kepezspor FAŞ vs Sarıyer
 01/02/2025 Kırklarelispor vs Adana 01 Futbol Kulübü
 01/02/2025 24Erzincanspor vs 1461 Trabzon FK
 02/02/2025 Isparta 32 Spor vs Altınordu
 02/02/2025 İnegölspor vs Afyonspor Kulübü
 02/02/2025 Sincan Belediye Ankaraspor vs Karaköprü Belediyespor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 01/02/2025 Bulvarspor vs Düzcespor
 01/02/2025 Bursaspor vs Ergene Velimeşe
 01/02/2025 Kuşadasıspor vs Kahramanmaraşspor
 01/02/2025 Silifke Belediye Spor vs Anadolu Üniversitesi
 02/02/2025 Artvin Hopaspor vs Bornova 1877
 02/02/2025 Belediye Kütahyaspor vs Muş Spor Kulübü
 02/02/2025 Kırşehir Futbol SK vs Tokat Bld Plevnespor
 02/02/2025 23 Elazığ Futbol Kulübü vs Karşıyaka

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI