Günümüz dünyasında pek çok uluslararası kuruluş, küresel sorunlara çözüm üretmeyi hedefliyor. Bu kurumların temel amacı, dünyadaki adaletsizliğe, hukuksuzluğa, savaşlara ve insan hakları ihlallerine karşı tavır almaktır. Ancak son yıllarda, "uluslar üstü" olarak nitelendirilen birçok kurum ve kuruluş, işlevsiz hale gelmeye başlamıştır. Bu kuruluşlar arasında belki de en dikkat çeken ve tarihsel olarak önemli olanı, Birleşmiş Milletler'dir.

İkinci Dünya Savaşı'nın ardından kurulan Birleşmiş Milletler, barışı sağlamak, adaletin tesisini sağlamak ve insan haklarını savunmak amacıyla oluşturulmuş bir yapıydı. Fakat günümüzde, pek çok küresel olay karşısında sessizliğe bürünmüş, adeta "üç maymunu oynamaya" başlamıştır.

Özellikle, Gazze'deki 2 yılı aşkın süredir süren soykırımı izlerken BM'nin sessizliği dikkat çekicidir. Dünya bu dramı izlerken, Birleşmiş Milletler'in hareketsizliği, insanın aklına şu soruları getiriyor:

- Birleşmiş Milletler ne işe yarar?

- Görev sınırları nelerdir?

- Gerçekten mazlumları savunmak için mi kuruldu, yoksa güçlünün yanında mı duruyor?

- BM, zayıfların öldürülmesini izlemekle mi sorumlu?

- Savaşların bitirilmesini sağlamak mı, yoksa devam eden savaşları görmezden gelmek mi?

Günümüzde, özellikle Gazze'de yaşanan insanlık dramı, BM'nin etkisizliğini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Bu olay, bizlere, Birleşmiş Milletler'in sadece toplantıdan toplantıya toplanan bir organizasyon haline dönüştüğünü ve insanlık adına ciddi adımlar atma konusunda…

Bu bağlamda, Sayın Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletler kürsüsünden yaptığı o tarihi açıklama bir kez daha hatırlatılmalıdır: "Dünya 5'ten büyüktür." Bu söz, BM'nin reforme edilmesi gerektiğini ve dünyanın sadece beş büyük gücün kararlarıyla yönetilemeyeceğini vurgulamaktadır.

Birleşmiş Milletler, artık tarihsel misyonunu yerine getiremeyen, etkinliğini kaybetmiş bir kurum olmaktan çıkmalı; dünya halklarının güvenini tekrar kazanmak için harekete geçmelidir. Aksi takdirde, bu yapının geleceği ciddi bir krizle karşı karşıya kalacaktır.

-

Sonuç:

Birleşmiş Milletler, kendi misyonunu ve etkinliğini yeniden tanımlamak zorundadır. Aksi takdirde, küresel adalet ve barış arayışındaki en önemli aktörlerden biri olarak, gözden düşmeye devam edecektir. Küresel krizlere etkili çözümler üretemeyen bir yapı, halklar nezdinde prestij kaybına uğrayacak ve dünya düzeninde daha da izole olacaktır.

Selam ve hürmetle…